VİDEOLAR
GÜNÜN SÖZÜ

" Üzülme Can ! Doğruysan zarar gördüm deme. Bil ki iyiler mutlaka kazanır. ." HZ.MEVLANA

Takvim
Hava Durumu
Site Haritası
  • MEHMET AKİF - 05/11/2011
  •   Hayatı
    Mehmet Âkif Ersoy, Aralık 1873'te (Hicri 1290 yılının Şevval ayında), İstanbul'da Fatih'in Sarıgüzel mahallesinde doğmuştur. Babası Mehmet Tâhir Efendi oğluna ebced hesabıyla doğum tarihini belirten "Ragıp" adını vermiştir. Fakat arkadaşları ve çevresi "Âkif" demiştir.


    Öğretmenliği
    Öğretmenlik hayatına 1906’da Halkalı Baytar Mektebi’ne “kitâbet-i resmiye” (resmî yazışma usûlü) dersi muallimliği yapan Mehmet Âkif, 1923 ve 1924 yıllarının kış aylarını Kahire’de geçirdikten sonra, Türkiye’deki siyasî gelişmeler yüzünden, 1925 yılı sonundan itibaren temelli olarak Mısır’a gitti ve 17 Haziran 1936 tarihine kadar, on buçuk sene orada kaldı ve Mısır’da Kahire Üniversitesi’nde Türkçe öğretmenliği görevi yaptı. (1929-1936).


    Evliliği
    Yirmi beş yaşında iken İsmet Hanım’la evlenen Mehmet Âkif’in üç kızı (Cemile, Feride, Suad) ve dört oğlu (Emin, Tahir,Murat,Fatih) toplamda yedi çocuğu dünyaya gelmiştir.





    Ölümü
    Âkif Bey, son üç yılında Kahire Üniversitesi’nde Türkçe öğretmenliği yapmıştır. Ancak Mısır’da “siroz” hastalığına tutulmuş ve durumu ağırlaşınca, 17 Haziran 1936’da İstanbul’a dönmüştür.

    İstanbul’da tedavi olmuşsa da iyileşememiş 27 Aralık 1936 tarihinde saat 19.45’te Beyoğlu’ndaki Mısır Apartmanı’nda ebediyete intikal etmiştir.


    Yayınlamış eserleri
    Şairin Safahat adı altında toplanan şiirleri şu 8 kitaptan oluşmuştur:

    Kitap: Safahat (1911)
    Kitap: Süleymaniye Kürsüsünde (1912)
    Kitap: Hakkın Sesleri (1913)
    Kitap: Fatih Kürsüsünde (1914)
    Kitap: Hatıralar (1917)
    Kitap: Asım (1924)
    Kitap: Gölgeler (1933)
    Kitap: "Son Safahat"
    Kitap: Safahat (Toplu Basım)
    İstiklâl Marşı

    - Kahraman Ordumuza -

    Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
    Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
    O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
    O benimdir, o benim milletimindir ancak.

    Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
    Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
    Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl
    Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!

    Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
    Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
    Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
    Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

    Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
    Benim îman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
    Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
    "Medeniyyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?

    Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
    Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
    Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın
    Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

    Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı:
    Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
    Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
    Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

    Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
    Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
    Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hüdâ,
    Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.

    Ruhumun senden, İlâhi, şudur ancak emeli:
    Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli.
    Bu ezanlar - ki şahâdetleri dinin temeli -
    Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

    O zaman vecd ile bin secde eder - varsa - taşım,
    Her cerîhamdan, İlâhi, boşanıp kanlı yaşım,
    Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
    O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

    Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
    Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
    Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
    Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
    Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!


    Çanakkale Şehidlerine

    Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
    En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,

    - Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
    Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,

    Ne hayasızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
    Nerde-gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"

    Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
    Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!

    Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
    Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.

    Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
    Osrtralya'yla beraber bakıyorsun; Kanada!

    Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
    Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.

    Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
    Hani tauna da zuldür bu rezil istila...

    Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
    Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,

    Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
    Döktü karnındaki esrarı! hayasızcasına,

    Maske yırtılmasa halâ bize affetti o yüz...
    Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.

    Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
    Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.

    Öteden saikalar parçalıyor afakı;
    Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;

    Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
    Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.

    Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
    Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.

    Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
    O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...

    Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
    Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.

    Saçıyor zırha bürünmüş de o namerd eller,
    Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.

    Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
    Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.

    Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
    Kahraman o orduyu seyret ki, bu tehdide güler!

    Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
    Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?

    Hangi kuvvet onu, haşa, edecek kahrına ram?
    Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.

    Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
    Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;

    Bu göğüslerse Huda'nın ebedi serhaddi;
    "O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme" dedi.

    Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
    İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.

    Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
    O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,

    Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
    Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!

    Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
    Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

    Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...
    Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

    Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
    "Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.

    Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
    Seni ancak ebediyetler eder istiab.

    "Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;
    Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;

    Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
    Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;

    Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
    Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;

    Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
    Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,

    Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
    Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;

    Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
    Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.

    Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
    Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,

    Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
    Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,

    O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
    Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;

    Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
    Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...

    Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
    Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.


     
     
     

    Duyuru Arşivi

  • Küçük Çoban'ın Örnek Hayat Hikayesi !
  • İbrahim Ethem
  • Bay Pitasari
  • KILMADIYSAN KIL NAMAZINI..
  • AYŞE ÖĞRETMEN..
  • YENİ DOLANDIRICILIK YÖNTEMİ
  • MUHARREM AYI VE AŞURE GÜNÜ
  • SÜLEYMANDAN ALIR HAKKIN KARINCA..
  • GÜNLÜK OKUNACAK DUALAR
  • GÜNAHIM VAR DİYE UMUTSUZ OLMA..
  • ÇAKALLI MELEMENİNİN SIRRI...
  • ÇİVİ ÇIKAR İZİ KALIR
  • MSG (ÇİN TUZU) DENEN ZEHİR
  • BENİ İYİ DİNLE OĞLUM..!
  • ANA HAKKI
  • NAMAZIN FAZİLETLERİ
  • SEN NERDESİN ? KİMİNLESİN..?
  • KARAMANOĞLU MEHMET BEYİ ARIYORUM..
  • KIRIK CAM TEORİSİ..
  • CARİYENİN AŞKI..
  • ZÜLKARNEYN VE 2012'İN SIRRI
  • SAMSUN ATATÜRK HEYKELİ
  • KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN
  • YAŞAR DOĞU
  • MÜTHİŞ BİR HİKAYE
  • KOCANIN KARI...
  • PONTUS EŞKİYALARI...
  • RECEP YASAN DÜNYA İKİNCİSİ



  • Üyelik Girişi
    Ziyaret Bilgileri
    Aktif Ziyaretçi1
    Bugün Toplam23
    Toplam Ziyaret2280981
    Saat
    Döviz Bilgileri
    AlışSatış
    Dolar32.429932.5599
    Euro34.801134.9406